Dünyanın en zeki varlıkları olduğu söylenen insanlar yerine bir bilgisayar programının zeki olmasını kim ister ki?Fakat makineler insanlarla aynı mantıksal kararları verebilir mi?Yapay zeka gerçek zeka ile rekabet edebilir mi?
Yukarıdaki soruyu cevaplamadan önce, California Üniversitesi Davranış Bilimleri Akademisi’nin zeka tanımına bakmadan geçmek olmaz. Tanınmış bir akademi, zekayı “ortamlara ve durumlara hızla uyum sağlama yeteneği” olarak tanımlar. Özetle, yukarıdaki üniversiteye göre, içinde bulunduğunuz duruma ne kadar hızlı adapte olursanız ve mevcut sorunlarınıza ne kadar hızlı çözüm bulursanız, o kadar akıllısınız demektir.
Yapay zekaya ihtiyaç duyulduğu gerçeği, yukarıdaki tanımdan kaynaklanmaktadır. İnsanlar aynı zamanda duygusal varlıklardır, bu nedenle durumlara uyum sağlarken ve sorunlara çözüm düşünürken duygusal bir tıkanıklığa saplanıp kalabiliriz. Örneğin, sevdiği birini kaybetmenin yasını tutan bir kişi, uzun süre işe uyum sağlamakta zorlanabilir.
Bu da düşünme, karar verme, problem çözme ve çözümü uygulama süreçlerini olumsuz etkiler. Ek olarak, insanlar duygusal çöküntülere maruz kalma riski yüksek olan canlılardır. Ancak, duygusal aşınma ve yıpranma potansiyeli olmayan makineler veya yazılımlar. Fiziksel gereksinimler sağlandığı sürece her koşulda aynı performansla çalışır. Yani elektrik prizinden çekilmeyen bir bilgisayar her zaman aynı verimde çalışabilir.
Yapay zekaya ihtiyaç duyulmasının bir diğer nedeni de kalifiye eleman eksikliğidir. Bir alanda uzmanlaşmak ve bu uzmanlığı yeni insanlara aktarmak yıllar alır. Ancak makineler ve yazılımlar belirli bir alanda uzmanlaşabilirse, seri üretim binlerce hatta yüzbinlerce kopya üretebilir. Örneğin; bu alanda uzmanlaşacak bir doktor yetiştirmek 10 yıl veya daha fazla zaman alıyor, ancak bir bilgisayar programını doktora dönüştürebilseydiniz, aynı anda istediğiniz kadar veya daha fazla)bilgi dağıtabilir ve iletebilirdiniz. .
Yani insan kaynaklarının kıt olması ve mevcut kaynakların istenilen verimlilikte çalışmaması nedeniyle yapay zeka teknolojisine ihtiyaç duyulmaktadır. Yapay zeka insan zekasının yerini alacak mı Sakıncası yoksa hemen o soruya cevap verelim. Yukarıdaki paragrafın son cümlesinde sorulan soruya cevap verebilmek için yapay zeka teknolojisinin babası sayılan Alan Mathison Turing’in adını taşıyan bir testten bahsetmemiz gerekiyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl düzenlenen Loebner Prize yarışmasında kullanılan testte “Yapay zeka insan zekasının yerini alabilir mi?” Sorunun en spesifik cevabı budur.
Yarışma, yarışmacılar tarafından konular üzerinde insanlar gibi sohbet etmek için geliştirilen ve programlanan etkileşimli yazılımların test edilmesine dayanmaktadır. Gerçek bir kişi ekranın arkasına geçer ve bilgisayarınızda sizinle sohbet eder. Gerçek kişilerle ve yazılımla yapılan konuşmalar karışık konulardır. Testin sonunda denekler bazı yazılımlar hakkında “gerçek kişilerle sohbet ettim” derler. Oldukça şaşırtıcı sonuçlar, değil mi?
Elbette, yukarıdaki testlerin sonuçları, yapay zekanın önümüzdeki birkaç yıl içinde ne kadar gelişebileceğinin yalnızca bir göstergesidir. Halihazırda çeşitli alanlarda kullanılan yapay zeka teknolojisi, hala insan kontrolü gerektiriyor.